30 Kasım 2016 Çarşamba

Gezi Notları Barselona

Barselona Gezisi - 2

Lyon Gezisi

Viyana Gezisi

Bratislava Gezisi

       Barselona 23-27 Kasım - Teog sınavının 2 ci tatilini değerlendirip 2016 yılını Barselona'da kapatalım dedik. Barselona diğer gittiğimiz her yerden daha uzakta olduğu için yolculuk doğal olarak uzun 3.5 saat gibi sürdü. Barselona hava alanından şehir merkezine tren veya Aerobus otobüsleri ile ulaşmak mümkün.Ben kalacağımız oteli Plaça Universitat civarında tuttuğum için otobüsü tercih ettik.Zira otobüsler son durağı La Ramblanın girişindeki Plaça de Catalunya'ya gelmeden önce Plaça Universitat'da duruyorlar.25-30 dk civarında hava alanından ulaşım mümkün oluyor ve 10 dk. da bir kalktığı için çok beklemeden otobüse binebiliyorsunuz.

       Barselona'da kaldığımız otel konum olarak Plaça Catalunya'ya çok yakın olduğu için hemen eşyayı atıp buraya yönlendik ki bu meydandaki turizm bürosundan Barcelona Card almamız gerekiyordu.3,4 hatta 5 günlük olabilen Barselona kartı klasik şehir kartlarında olduğu gibi yerel taşıma ücretsiz artı birçok müze ya ücretsiz ya da indirimli,ayrıca alışveriş için de indirim sağlıyor.3 günlük kart yetişkin 45€ çocuk 21€ gibi bir fiyata satılıyor. Free giriş sağladığı müzeler arasında en kayda değer olanı ulusal sanat müzesi.

      Barselona gezimize şehrin kalbindeki en gözde caddesi La Rambla'dan başlıyoruz.bu cadde bizim İstiklal caddesi gibi sağlı sollu mağazaların yer aldığı bir çok yemek yiyebileceğiniz restoran ve cafelerin yer aldığı uzun cıvıl cıvıl bir cadde.Caddenin başlangıcı aynı bizim Taksim Meydanı gibi bir meydan Plaça de Catalunya var.Caddenin sonunda ise limana ulaşıyorsunuz orada uzun bir dikili taşın tepesinde Kristof Kolomb'un heykeli var.Caddenin başında yer alan Font de Canaletes çeşmesinden su içenlerin tekrar geleceğine dair bir inanış var.




      Cadde üzerinde ilerlerken atlanmaması gereken bir yer de Mercat de La Boqueria isimli pazar yeri. Burada hiç görmediğiniz tropikal meyveler ve onlarla yapılmış vitamin deposu içeceklere ulaşabiliyorsunuz. Aşağıdaki resim bile insanın ağzını sulandırmaya yetecek cinsten.


      Yine cadde üzerinde aşağıya doğru ilerlerken aslında gezi planımızda önceden bilmediğimiz gezerken tesadüfen gördüğümüz bir bal mumu müzesi Museu de Cera'yı mutlaka görmenizi tavsiye ediyorum.Zira hem konsept olarak hem de çok fazla sayıda balmumu heykeller olması açısından gerçekten gördüğüm en etkileyici balmumu müzesi oldu.


        Caddenin sonunda ulaştığınız liman Porta Vella öncesi Kristof Kolomb bütün haşmeti ile denizi belki de Amerika kıtasını işaret ediyor.

    Caddeyi bitirip biraz Gaudi'nin Barselona'sını keşfedelim dediğinizde. Bu defa Casa Batllo çıkıyor karşınıza.Aslında bir apartman ama bildiğiniz apartmanlardan farklı dizayn edilmiş.Gezerken interaktif tanıtımlardan da yararlanıyorsunuz.Burada benim özellikle tavsiye etmek istediğim bir yer de Casa Batllo'nun hemen yan tarafında içeride bir Faborit cafe var.Yemekleri de güzel ayrıca isterseniz girişteki shop kendi özel çikolatalarını da satıyor.Mutlaka uğrayıp bir şeyler atıştırın pişman olmazsınız.

      Bir başka Gaudi şaheseri Casa Mila  veya diğer bir deyişle La Pedrara.Bu da bir başka apartman örneği


     Ertesi gün yolumuzu Gaudi'nin ünlü eseri Park Güell'e çevirdik.Gidiş çok kolay sayılmaz. Metrodan indikten sonra ciddi bir yol yürümeniz gerekiyor.Her ne kadar biz batan güneş sebebiyle çok güzel fotograflar yakalamayamış olsak da gerçekten görülmeye değer bir park.


















    Barcelona tek sayfaya sığamayacak kadar güzel bir şehir olduğu için 2 sayfaya bölmek zorunda kaldım.Devamını Barselona-2 den görebilisiniz.

29 Kasım 2016 Salı

Gezi Notları Barcelona-2

Barselona Gezisi


      Barselona 23-27 Kasım - Ertesi gün gezimize Camp Nou ile devam ettik.Gidiş 2 farklı yoldan mümkün.Biz otelden sorup öğrendiğimiz çok bilinen yolu ile L3 yeşil metro hattından gidip Les Corts durağında indik.Ancak metrodan çıktıktan sonra ciddi bir mesafe yürümek gerekiyor.Dönüşte aynı yolu yürümemek için hemen stadın yakınındaki Collblanc durağından L9 turuncu hat veya L5 mavi hat ile metro sistemine dahil olmak mümkün.Tek sıkıntı buradaki metro çok seyrek geldiği için biraz beklemek gerekiyor.Stadyum Avrupa'nın en büyük en gözde stadı olduğu için ciddi bir pazarlama faaliyeti de var.Müze artı stat turu kişi başı yetişkin 23€ çocuk 18€ gibi bir ücret ödedik.Artı içeride çekilen fotograflar için beğenirseniz ekstra ücret ödeyerek satın alabiliyorsunuz.
Tabii özel bölümlerde çekilen bu fotograflarda daha sonra yanınıza futbolcu falan montajlanarak güzel bir fotograf almanız mümkün.Müze özellikle çok etkileyici.Turda saha çimlerinin küçük bir bölümüne çıkabildiğiniz gibi basın tribününe de çıkabiliyor hatta soyunma odaları maç sonu basın toplantısı yapılan odaları da görebiliyorsunuz.Tur 2 katlı devasa shop ile son buluyor.





     Barcelona gez gez bitmedi desem yeridir.Gerçekten çok güzel bir şehir ve çok fazla görülecek yeri var.Görüp de etkilendiğimiz bir başka park da Park de la Ciutadella. Hoş bir havuzu var.Ayrıca içinde kayıkla dolaşabileceğiniz bir küçük gölet de barındırıyor.






     Aldığımız Barcelona Card ile ücretsiz girebileceğiniz en önemli müze ulusal sanat müzesi yani  Museu Nacional d'Art de Catalunya. Müzenin bulunduğu tepe itibariyle hem kendisi hem de buradan Barcelona şehri çok etkileyici görünüyor.Müzenin karşısında yer alan Plaça d'Espanya meydanından eğer güneşin karşıdan gelmediği bir saatte yakalarsanız müthiş bir manzara yakalamak mümkün, maalesef biz tam güneş karşıda olduğu saatte geldiğimiz için çok iyi bir görüntü alamadık. Müzede çok fazla sanat eseri sergileniyor,özellikle duvar boyutundaki tablolar benim çok ilgimi çekti diyebilirim.Hemen hemen tüm gününüzü burada harcayabilirsiniz. Bizim gittiğimiz dönemde Picasso için de bir galeri ayrılmıştı.Ancak orada resim çekmek yasak.Oğlumu birkaç eserin arasında kaçak fotograflarken gelen görevli bol miktarda copyright laws türünde uyarılarda bulunmayı ihmal etmedi.




































     Barcelona'daki özel Picasso müzesini de gezelim istedik. L4 sarı hattan Jaume istasyonundan indikten sonra kısa bir yürüme mesafesinde.Müzede fotograf çekmek tamamen yasak.Güzel bir shop var fiyatlar pahalı olsa da bir şey almamak imkansız gibi. Özellikle Picasso çizgileri olan tişörtler gerçekten çok hoş ve kaliteli. Bu müzenin olduğu sokağın başında bir kafeterya ve aynı zamanda Brunells çikolataları satan bir dükkan var.Burayı kesinlikle atlamamanızı tavsiye ederim.Hem kafeteryada çok hoş tatlılar var hem de çikolataları o kadar güzel ki keşke daha çok alsaydık diyeceğinize garanti veririm.





    Söylediğim gibi Barcelona gez gez bitmeyen bir şehir.Son olarak da hala tamamlanamamış bir şaheser La Sagrada Familia Bazilikası.O kadar etkileyici o kadar değişik bir mimari ki.İleriden bakınca karmaşık taşlar gibi görünen duvarlarına yaklaşınca her metrekaresinde şaheserler olduğunu görüp hayran kalmamak mümkün değil.Her yönden resimlerini çekiyoruz derken, malesef kapanış saatini kaçırıp içini göremedik. Tabii bir de sırayı da düşünmek lazım ciddi bir sıra beklemek de gerekiyordu içini gezebilmek için.













31 Temmuz 2016 Pazar

Gezi Notları Bratislava

Verona Gezisi

Viyana Gezisi

Barselona Gezisi


       Bratislava  21 Temmuz - Viyana gezimizin bir gününü Slovakya'nın şirin başkenti Bratislava'ya ayırdık.Viyana'dan Bratislava'ya 3 yoldan gidebilmek mümkün.Tren,Tuna nehri üzerinden gemi  ile veya en ucuzu otobüs ile gitmek.Otobüsler U3 metro hattının Erdberg isimli durağının hemen karşısındaki terminalden kalkıyor. Flixbus isimli otobüs firmasının gidiş dönüş ücreti yetişkinler için 10.50€ çocuk için ise 9.30€.Bratislava'ya giden gemiler otele hemen yakın yerden SchwedenPlazts durağının hemen karşısındaki iskeleden kalktığı için bu taşımayı yapan Twin City Liner'dan aldığım broşürde kişi başı 30€ olarak görünüyordu.Otobüs yolculuğu ortalama 1 saat sürüyor,hem Viyana hem Bratislava da hava alanına uğruyor.Merkezde inmek için son durak Bratislava hava alanından bir önceki Most SNP durağında iniyorsunuz.Zaten otobüsün de hemen hemen tamamı burada boşalmış oluyor.Dönüş otobüs saatleri gece 23 e kadar var.
       Bratislava'ya meşhur UFO köprüsünden geçerek giriliyor.Bu köprü nehir üzerindeki birçok köprüden bir tanesi ancak ismini köprünün ayakları üzerindeki UFO görünümlü restorandan almış. Ayrıca mimarisi de ilginç,zira tek tarafta ayak yapılmış diğer tarafta ise direkt karaya oturtulmuş.



      Otobüsten indikten sonra Arnavut kaldırımlı yolda zamanında vebadan ölenler için dikilmiş Veba Anıtı arkanıza alıp ilerlediğinizde karşınıza ulusal tiyatro binası çıkıyor.Ayrıca bu yol üzerinde Andersen'in ve Slovak'yanın ünlü şairi Hviezdoslav'ın heykelleri görülüyor.Yolun sonunda tiyarto binasının olduğu yerden eski şehir bölgesine giriliyor.





         Eski şehir tarafına girdiğinizde karşınıza çok eğlenceli heykeller çıkıyor. Bunlardan ilk karşılaşacağınız Man At Work Cumil heykeli.diğeri de Schone Naci heykeli.Bunun dışında ulaştığınız Hlavne Namestie adı ile anılan meydanda Napolyon askeri heykelleri de dikkat çekiyor. Bu meydanda hem yemek yiyebileceğiniz şık restoranlar ve alışveriş yapabileceğiniz şık hediyelik eşya dükkanları bulunuyor.






























         Meydandan yukarı doğru ilerlediğinizde Micheal Kapısı karşınıza çıkıyor.Bu kapının altında Avrupa'nın büyük kentlerine uzaklıkların yazılı olduğu bir plaka yer alıyor.



























        Meydanda eski şehir turu atılabilen küçük tur araçları var.Bunun dışında şehirde bir diğer tur da Castle turu olup ulusal tiyatro binasının yanından kalkıp kaleye kadar çıkıyor.Orada resim çektirmek için yarım saat kadar mola verip tekrar aşağıya iniyor.Güzel tarafı turda Türkçe rehberlik hizmetinin de veriliyor olması.Biz de kaleye çıkmak için bu turu kullanmayı tercih ettik.Şehirde ilerlerken ters piramit şeklinde görülen  radyo binası Bratislava'nın ilk çelik konstrüksiyon binası imiş.Yine kaleye doğru çıkarken Grassalkovich başkanlık sarayı dikkat çekiyor.Tabii en güzeli muhteşem mimarisi ve manzarasıyla Bratislava kalesi.Kaleden Tuna nehri ve UFO köprüsünü en güzel haliyle izlemek ve fotoğraflamak mümkün.Hatta ben de yukarıdaki UFO köprüsünü kaleden çektim.

        Bratislava çok güzel bir şehir.Biz bir güne sıkıştırdığımız ve aşırı sıcak bir yaz gününde olduğumuz çok da verimli dolaşamadık.Ama bir şekilde yakınlarda olursanız mutlaka bir fırsat yaratıp görülmesi gerekir diye düşünüyorum.











30 Temmuz 2016 Cumartesi

Gezi Notları Viyana

San Marino Gezisi

Bologna Gezisi

Bratislava Gezisi

Barselona Gezisi


     Viyana 19-23 Temmuz- Malum 15 Temmuz darbe girişimi sonrası acaba gidebilecek miyiz korkuları arasında, THY nin gönderiği mesajın da etkisi ile 19 Temmuz sabahı erkenden Sabiha Gökçen hava alanında soluğu aldık. Allah'tan çok fazla sıkıntı yaşamadan geçtik pasaport kontrolünden.Sonrasında 2-2.5 saat civarı kısa bir yolculuktan sonra Viyana'ya indik.



     Viyana hava alanından merkeze giden CAT (City Airport Train) isimli trenler ile 16 dk. da merkeze ulaşıyorsunuz. 14 yaşına kadar çocuklardan ücret alınmıyor,Yetişkinler için de tek gidiş 11 Eur.Gidiş dönüş alırsanız 17 EUR gibi avantajlı bir fiyat sunuyor olsa da biz belki dönüşte başka bir ulaşım şekline yöneliriz diye tek yön almayı tercih ettik.Tek durağı var bu trenin sizi Wien Mitte/LandstraBe istasyonunda bırakıyor.Orada metroya geçiş yapabiliyorsunuz.Ben oteli Schwedenplatz durağına çok yakın seçtiğim için buradan hemen bir duraklık metro ile otelimize ulaştık.Bu arada Viyana'da da klasik 3 günlük şehir kartı almak çok avantajlı.24.50 EUR bedeli olan bu kart ile gayet güzel olan ulaşım sistemi ile sorunsuz gezebiliyor bir kısım indirimler de elde edebiliyorsunuz.


    Otele yerleştikten sonra yakınımızda olan Stephan Katedraline gitmek üzere çıktık.Bahsetmeden geçemeyeceğim,muhtemelen bu şehre gelen herkesin yolu buraya düşer,düşmese bile siz mutlaka Schwedenplatz durağında inip hemen çıkıştaki İtalyan dondurmacısından dondurma almayı ihmal etmeyin,pişman olmazsınız.


    Viyana'da ilk görülmesi gereken yerlerden birisi tabiiki Aziz Stephan Katedrali. Gotik tarzında muhteşem bir eser nereden çekersek çekelim kadraja sığdırmak problem.O yüzden biz de hemen katedralin yanında yer alan minyatürünün yanında poz verdik.Kuleye çıkmak isterseniz 343 basamak çıkmayı göze almak lazım.Yaz sıcağında çok da anlamlı gelmedi bize.  Katedralin hemen arka sokağında Mozart'ın müzeye dönüştürülmüş evi var.İçeride odalarda dolaşırken kulaklıkla hayatını ve besteleri yaptığı zamanları anlatıyorlar.Girişte aile bileti alıyorsunuz 20 EUR. Tabii içeride resim çekmek yasak.




















  Yine StephanPlatz'a yakın görülebilecek bir diğer önemli yapı da Anker's Clock. Aslında normal zamanda hareketi çok anlaşılmayan saatte her saat ayrı bir önemli şahsiyet görünüyor.Ancak öğlen saat 12 de buraya gelirseniz 12 figürün peş peşe müzik eşliğinde döndüğü bir 10 dk kadar süren bir görsel şölen oluyor.Genelde turistler bunu izlemeye geldiği için erken gelip iyi yer tutmak iyi olur.




  Viyana'da çocuklar için ve hatta büyükler için en keyifli yer Prater Parkı. Burada tarihi dönme dolap Wiener Riesenrad doğal olarak şehri yukarıdan görüp resim çekmek dışında bir esprisi olmasa da binmeden dönülmeyecek bir dönme dolap sonuçta.Resim çekmek için bindiğiniz kabinin en tepede durmasını beklemek en iyisi.Zira aralarda çektiğiniz resimlerde hep dönme dolabın kolları resme dahil oluyor.Dönme dolap yetişkin 8.5 EUR çocuktan 4 EUR alıyorlar.Ayrıca nostaljik vagonda resminiz çekilmiş fotoğraf için isterseniz 12 EUR gibi bir ücret ödüyorsunuz.Parkta sadece bu dönme dolap yok aslında.Bir kaç roller coster'la aslında eğlenceli bir park.Diğer tema parkları gibi fix bir giriş ücreti yok her oyuncak ayrı ücret gibi düşünebilirsiniz. 

















  Viyana'da ikinci günümüzde sıra dışı ressam ve mimar Friedensreich Hundertwasser'e ait eserlere yöneldik.Öncelikle Hundertwasserhaus,sanatçının rengarenk boyalı apartmanını görmeye gittik. Buraya ulaşım direkt metro ile olmadığı için arada tramway da kullanmak gerekiyor.Bu apartmandan bir kaç sokak ötede bir de müze oluşturulmuş durumda.Müzede Hundertwasser'in resimleri ve hayatından kesitler var.Ancak tabii resim çekmek belli bölümlerde yasaklanmış durumda.Müzenin bahçesinde güzel bir cafesi de var,hem yemek hem de atıştırmak için tercih edilebilir.













































      Bir sonraki durağımızda bir saray görelim dedik.Viyana'da 3 tane saray var. Schönbrunn,Hoffburg ve Beldevere sarayları.Biz bir günümüzü de Bratislava'ya ayırdığımız için tek bir saray gezebilecek vaktimiz olduğunu düşünerek Schönbrunn Sarayını tercih ettik. Bu saray 1000 odalı devasa bir yapı.Sarayı gezmek için turlar var,ancak 40 kadar odayı gezdiriyorlar.Biz tura dahil olmadık.binayı dışarıdan gezdik.Sarayın arkasında büyük bir park var.Parkın bir kısmında hayvanat bahçesi,hatta bitkilerle oluşturulmuş labirent bile var.Yine arkasında tepede zafer tagı var.Ancak sıcakta tepeye çıkmak ciddi dayanıklılık gerektiriyor.






   Viyana'da görülmesi gereken bir güzel şehir parkı var Stadtpark. Burada dünyaca ünlü müzisyenlerin heykelleri var.Ayrıca benim tanımadığım ama muhtemelen Viyana ile ilgili önemli şahsiyetlerin de heykelleri bulunması dışında insanların yeşilliklerde oturduğu içinde küçük bir gölet de olan nezih bir park.




            Viyana'da görülmesi gereken bir diğer tarihi eser de Karls Kirche. Özellikle kilisenin mimarisi ve digital fotoğrafla oynayıp hemen önündeki havuza binanın yansımasının düşürülmesi ile harikulade bir görüntüler elde edilebiliyor.Tabii bu kilisenin hemen yanında yer alan Teknik Üniversite tabii ki biz ebeveynler için daha farklı anlamlar içeriyordu:)




      Viyana'da daha gezip görülecek o kadar çok şey var ki ama maalesef bizim süremiz yine kısıtlı olduğu için tekrar gelmek üzere karar verip doyamadan ayrıldık bu güzel şehirden.